Yarı insan yarı robot varlıklar olarak tanımlanan cyborg terimi, 1960 yılında ABD’li bilim insanları Manfred Clynes ve Nathan S. Kline tarafından ortaya atılmıştır.
Bir şeyin cyborg olabilmesi için insan, makine, devre, çip ve transistörün iç içe geçmesi gerekmektedir.
Pekala, Cyborg Çağı nedir? İşte, Cyborg Çağı hakkında bilgiler..
CYBORG ÇAĞI NEDİR?
Cyborg Çağı; sağlık alanında, biyonik uzuvların kullanımı üzere belli bir neden ötürü yapılacak iyileştirmeler yahut bedene çip yerleştirmek üzere isteğe bağlı teşebbüslerle gelişim göstermektedir. Pekala, bu yeni periyoda hazır mıyız?
Uzmanlar ve araştırma sonuçları, Cyborg çağı ile ilgili insanlığın sonraki adımına ait umutlarını ve kaygılarını gözler önüne serdi.
Siber güvenlik şirketi olan Kaspersky, bahse ait yeni bir araştırma yürüttü. Bu araştırma sonucunda; aile ortamında, iş yerinde ve şahsî ömürde, insanlığın bir sonraki adımı olan ‘artırılmış insanlarla’ bir ortada yaşama konusundaki eşitsizlik ortaya çıktı.
Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında, insanlığı bir sonraki adıma taşıyabilecek teknolojiler konusundaki anlayış eksikliğinin heyecan verici gelişmeleri engelleyebileceği görüldü.
Avrupalı yetişkinlerin birçok, (yüzde 46.5), insanların kendi bedenlerini teknolojiyle geliştirmekte özgür olmaları gerektiği inancına sahipken, geri kalan kısım ise bu teknolojilerin uzun vadeli toplumsal tesirleri hakkında telaşlı olduğunu lisana getiriyor.
İNSANİ GÜÇLENDİRMENİN İKİ METODU VAR
Bahse mevzu olan gelişim; biyonik uzuvların kullanımı üzere sıhhate bağı münasebetlerle yapılacak güçlendirmeler yahut bedene RFID çipleri yerleştirmek üzere isteğe bağlı teşebbüsler olarak iki halde olabiliyor.
Ankete katılan bireylerin yüzde 12’si, işyerinde dezavantajlı pozisyonda olacalarını düşündükleri için insani güçlendirme uygulayan şahıslarla çalışmak istemiyor.
Bunun yanı sıra her beş yetişkinden neredeyse ikisi (yüzde 39), insani güçlendirme uygulamalarının gelecekte toplumsal eşitsizliğe yahut çatışmaya yol açabileceğini ve bu nedenle epeyce kaygılı olduklarını söyülüyor.
İŞTİRAKÇİLERİN YARISI OPTİMİST YAHUT HEYECANLI
Genel olarak iştirakçilerin yüzde 49’u, güçlendirilmiş beşerlerle birlikte güçlendirilmemiş insanları kapsayan geleceğin toplumu hakkında ‘heyecanlı’ yahut ‘iyimser’ olduklarını lisana getiriyor.
Özel hayat kelam konusu olduğunda ise iştirakçilerin yüzde 45’i, bu usul biriyle çıkmanın kendileri için sorun olmayacağını, hatta iştirakçilerin yüzde 5.5’i daha evvel bu türlü biriyle çıktığını söylüyor.
İştirakçilerin üçte birinden fazlası artırılmış insanları ‘her vakit kabul ettiklerini’ söylerken, yüzde 17’si on yıl önceye nazaran ‘daha fazla kabullenmeye hazır olduklarını’ belirtiyor.
6 ŞAHISTAN BİRİ TUHAF BULUYOR
Bir aile üyesinin geliştirme teknolojilerine sağlık gerekçesiyle gereksinim duyması durumunda, biyonik kol yahut bacak tercihinde bulunuyor.
Ankete katılanların yaklaşık üçte biri, kendilerini bu biçimde geliştirmeye karar veren aile üyesini tercihlerinin kıymetsiz olduğunu belirterek onu destekleyeceklerini bildiriyor.
Anket iştirakçilerinin yalnızca yüzde 16.5’i, bu yaklaşımı ‘tuhaf’ olarak görürken, yüzde 24’ü bunu ‘cesur’ olarak nitelendiriyor.
Artırılmış bireylerin hükümet seviyesinde özel temsile sahip olması gerektiğine inanan katılımcılar yüzde 27 iken, yüzde 41’i bu fikre karşı çıkıyor.
‘HÜKÜMETLER BİR ORTAYA GELMELİ’
Kaspersky Avrupa Global Araştırma ve Tahlil Takımı Yöneticisi Marco Preuss, hususla ilgili olarak şunları kaydetti:
“Avrupa genelinde insani güçlendirme konusunda geniş bir takviye ve ilgiyle karşılaşsak da insani güçlendirme uygulamasının toplum üzerindeki tesirleri konusunda anlaşılır kaygılar var. Hükümetler, sanayi başkanları ve artırılmış beşerler, insani güçlendirmenin geleceğini birlikte şekillendirmeye yardımcı olmak için bir ortaya gelmeli. Böylelikle bu heyecan verici sanayinin aşikâr bir nizamda ve herkes için inançlı bir halde gelişimini sağlayabiliriz.”
DSruptive Subdermals Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı Hannes Sapiens Sjöblad ise “İnsani güçlendirme teknolojisi, ayrıcalıklı bir kesite hitap eden yüksek kaliteli, yüksek teknolojiye dayalı tahliller olarak düşünülmemelidir. Herkes için uygun fiyatlı ve erişilebilir olmalı, herkes bu kavramdan yararlanabilmelidir.” dedi.
Kaynak: Ensonhaber